TümüDuyurular

Bülten Aboneliği

Ahmet Yıldız Köşesi


Şube web sitelerine ulaşmak için tıklayınız...
Yazıcı Sürümü

Hoş Geldin Lütuf ve Bereket Ayı


Hoş Geldin Lütuf ve Bereket Ayı
31.07.11, Pazar
Maddi ve manevi sayısız güzelliklerin yaÅŸandığı 11 Ayın Sultanı Ramazan, 31Temmuz Pazar akÅŸamı ilk teravih namazı ve sahur ile baÅŸlıyor. Ramazan Ayı’nın gelmesiyle rahmet ve bereket yaÄŸmurlarının saÄŸanak saÄŸanak yaÄŸdığı müstesna bir zaman dilimine girmenin mutluluk ve sevinci içerisindeyiz.

Maddi ve manevi sayısız güzelliklerin yaÅŸandığı 11 Ayın Sultanı Ramazan, 31Temmuz  Pazar akÅŸamı  ilk teravih namazı  ve sahur ile baÅŸlıyor. Ramazan Ayı’nın gelmesiyle rahmet ve bereket yaÄŸmurlarının saÄŸanak saÄŸanak yaÄŸdığı müstesna bir zaman dilimine girmenin mutluluk ve sevinci içerisindeyiz.

 

Peygamber Efendimiz SAV “Allah’ım Recep ve Åžaban’ı hakkımızda hayırlı kıl ve bizleri Ramazan’a ulaÅŸtır” diye dua ettiÄŸi ve bizlere de öğrettiÄŸi bu kutlu zaman dilimi Allah’ın ayıdır ve bu ayda yapılan ibadetlerin karşılığı da Allah’ın lütfuyla diÄŸer günlere göre kat kat fazladır.

 

Yıl içerisinde gönüllerin yumuÅŸadığı, rahmet kapılarının açıldığı geceler, günler ve aylar vardır. İşte bunlardan biri de peygamberimiz (s.a.v)’in “Evveli rahmet, ortası maÄŸfiret ve sonu cehennemden kurtuluÅŸtur” diye haber verdiÄŸi Ramazan ayıdır.

 

Ramazan ayının ve orucun şükre vasıta oluÅŸu, nefsi terbiye ediÅŸi, sosyal ve ekonomik hayatta diÄŸergamlık gibi duyguları pekiÅŸtirici yönü ön plana çıkmaktadır. İnsanın yeme, içme gibi bedene ait en temel gereksinimlerine Ramazan ayı ile birlikte iradi bir sınırlama getirmesi, öncelikle insanın yüzleÅŸmiÅŸ olduÄŸu kâinatın "ilahi bir nimet" ile dolu olduÄŸunu hatırlatmaktadır. Günlük hayatta ihmal ettiÄŸimiz, unuttuÄŸumuz  bu mana oruç ibadetiyle yeniden hatırlatılmaktadır.  Bu yönüyle bakıldığı zaman karmaşık iliÅŸkiler bütünü olan sosyal ve ekonomik hayat içinde orucun, insanları şükre sevk eden bir ibadet, İlâhî bir terbiye olduÄŸu muhakkaktır. En zaruri gereksinimlerin imsak ve iftar vakitleriyle sınırlandırılması, bu vakitler arasında İlâhî bir yasaklama getirilmesi, insanı, madden ve manen şükre sevk etmekte ve günlük hayatını bu İlâhî emre göre ayarlamasını gerektirmektedir.

 

Hz. Peygamber'in hadis-i şerifinde belirttiği gibi: "Oruç, birinizin savaştan koruyucu kalkanı gibi Cehennem ateşinden koruyucu bir kalkandır."

 

Ramazan’ın hedefi takvanın artmasıdır; Kur’an ile haşır neÅŸir olmak ve (nafile) namazlar araçtır. Merhamet, af, sabır, infak vb. Ramazan’ın sonuçlarıdır. Bu husus Bakara suresinin 183. ayetinde açıkça şöyle ifade edilmektedir: " Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de farz kılındı. Umulur ki sakınırsınız. " Burada – birçok tercümede olduÄŸu gibi – "sakınmak" diye tercüme edilen kelimenin aslı takvadır.

 

Oruç, insanın, kendisini yemek, içmekten ve cinsellikten menederek doymaz nefsinin bilincinde olmasını saÄŸlar. Kuran tilaveti ve namazlar vasıtasıyla manevi olarak güç kazanan kiÅŸi, Allah’ın ve O’nun yaratıklarının karşısındaki kendi pozisyonunu belirleyebilecek ve bunun bilincinde olacaktır. Böylece muttakinin -yani Allah’ın karşısında sorumluluÄŸunun bilincinde olan bir Müslüman’ın- seviyesine ulaÅŸacaktır. Bu aÅŸamada ise Ramazanın sosyal boyutu ön plana çıkmaktadır. Sadece, yaratıcı-yaratılan iliÅŸkisinin farkında olan bir kiÅŸi diÄŸer insanlar ile olan iliÅŸkilerini daha saÄŸlıklı bir ölçüde ÅŸekillendirebilir ki; iÅŸte burada Ramazan, kendine has özellikleriyle bu kiÅŸiye yardım etmektedir. Oruç ibadetinin insanın ruh ve beden dünyasında meydana getirdiÄŸi müspet geliÅŸmeler, oruç tutan insanın çevresiyle ve bütün mahlukatla iliÅŸkilerini Kur’an’ın istediÄŸi biçimde ayarlamasına yardımcı olur. Bundan dolayı orucu, yemek-içmekten mahrum kalmak olarak görmek ve iftarı günün sonu olarak algılamak yerine – Rasulullah’ın örneÄŸi gereÄŸince – kendini Kur’an’ı okumaya – ve tabi ki anlamaya – namazlara ve diÄŸer ahlaki güzelliklere yönelmeye vesile olarak görmek gerekmektedir. 

 

Ramazan ayı vesilesi ile gerek yakın çevremizde gerekse uzaklarda yardıma muhtaç insanlara el uzatmak yardım etmek dinimizin gereÄŸidir. Bu vesile ile Diyanet İşleri BaÅŸkanlığımızan 40 milyonun üzerinde insanın kronik açlık tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı Afrikay’a yardım kampanyasını gönülden destekliyor, son 60 yılın en büyük kuraklığının yaÅŸandığı, Somali, Etiyopya, Kenya, Eritre, Tanzanya, Uganda ve Burundi  gibi  ülkelere sizlerinde gerek yardım gerekse fitrelerinizle destek olmanızı Ramazan’ın bereketini bu kardeÅŸlerimizle paylaÅŸmanızı temenni ediyoruz.

 

Bu vesile ile gerek yaz Kur’an Kurslarında fedakarca çocuklarımıza yüce Kitabımızı ve dinimizi öğreten, halkımızın Ramazan Ayını daha verimli ve bilinçli geçirmesi için elinden gelen her türlü fedakarlığı gösteren din görevlilerimize şükranlarımızı sunar  Diyanet-Sen camiasının, milletimizin ve tüm İslam aleminin Ramazan ayını tebrik eder, bu kutlu zaman diliminin hepimizin kurtuluÅŸuna vesile olmasını Cenabı Hakk’tan niyaz ederiz.
Bu haberi 8343 kişi görüntüledi.




TümüDİĞER BAŞLIKLAR