Gelenekçi toplum yapısına sahip bir milletiz, bizde duygu his ve inanç esaslı bir sosyal yapı dokusu hakimdir. Millet olarak iç içe girift olmuş durumdayız.
Her daim birbirimizle alakadarız . "Ben" değil, "biz" duygusuna sahip bir milletiz, "benim" kurtuluşum ancak "bize" bağlı olduğunu bilir ve hiç birimiz kendimiz için yasamayız.
Biz de çocuk, "anam" der içi sızlar. Ana, "yavrum" der yüreğine basar, öyle bir basar ki; kalbinin içine yüreğinin en derinine koyar.
Baba evlatları için çalışır, didinir, evlat bir işin ucundan tuttuğu vakit; canım babam, gün yüzü görmedi diye hep hislenir.
Bizim sevdalarımız derinden içtendir. Sevmeyi Allah için, dünyalık değil, bir ömür boyu taşınacağını bilir, öyle yasar ve yaşatırız.
Bizim komşumuz açken, sobamızı bile yakmaktan tahassun duyarız. Yüreğimiz ağlar, vicdanımız sızlar.
Bu topraklarda yaşayan Anadolu insanımız, efendimiz gibi hep garibandır, gariptir, garip yaşamak koymaz bize, çünkü biliriz ki peygamber efendimizin; "ne mutlu ki o gariplere" sözünü, ne mutlu ki o gariplikten birliğe dirliğe doğan ruha, ele ele, kol kola, diz dize...
Beş on yıllık bir devletcik değil, kadim, kökü çok güçlü kuvvetli olan bir dinin, medeniyetin, kültürün asıl torunlarıyız.
Bizim birlikte ve dirlikte yaşama sevdamızı, arzumuzu kimse söndüremez, söndüremeyecek.
Mehmet Bayraktutar
Diyanet-Sen Genel Başkanı
